GENEL YAYIN MÜDÜRLÜĞÜ
19-07-2019
DÂRU'L HİLÂFETİ'L ALİYYE MEDRESESİ
بسم الله الرحمن الرحيم
Herşey hilâfet binasının yıkılmasından sonra başladı. Bütünlüğümüz, birliğimiz, dirliğimiz, gücümüz-kuvvetimiz hilâfetin yıkılmasıyla çöktü gitti.
Daha öncelere gidersek; İslam tarihinde nübüvvet menheci üzere hilâfet, ilk darbeyi saltanata dönüşmekle aldı. Şûrâya dayalı Râşidî hilâfet müessesesi, "ısırıcı meliklik"e dönüşünce liyâkat sahibi olmayan bazı sultanlar hilâfet makamını işgal etti. Ancak İslam tarihine kabataslak olarak baktığımızda müslümanların hiç bir dönemde aynı zaman diliminde devletsiz kaldıkları görülmemiştir. Bir yerde bir İslam devleti yıkılmışsa başka bir yerde ya yenisi kurulmuş, ya da yıkılan devlet isim değiştirerek devam etmiştir. Her halukarda Allah'ın kanun olarak koyduğu İslam şeriatı yürürlükten kalkmamıştır.
Son hilafet devleti olan Osmanlı'nın son 200 senesi İslam ümmetinin geçirdiği ateşli hastalıklar devrinin başlangıcıydı: Batı hayranlığı.
Buhranımızın Tanzimattan Meşrutiyete, Meşrutiyetten Cumhuriyete ve Cumhuriyetten İkinci Dünya harbine gelinceye kadar süren üç merhale, ufak tefek kemiyet farklarıyla, hesapsız ve kitapsız batıya hayranlık, dünyayı ve nefsini müşahede altına alamamak hastalığının yekpareleştirdiği bir bütündür.
Batıyı İslam fikriyatı önünde hesaba çekmemiz gerekirken sorgusuz sualsiz Batı'ya teslim olduk. Sonuçta Batı, emperyalist çizmelerini yerli uşaklarına teslim etti ve İslam coğrafyası cetvelle çizilmiş sınırlara bölündü.
Başımıza gelen en büyük musibet İslam'ın toprak üzerindeki hakimiyetini ve kanunlarının geçerliliğini kaybetmesidir. Demokrasi, Laiklik, Liberalizm, Sosyalizm gibi küfür sistemleriyle sözde İslam'la yönetiliyor gibi görünüp ruhlarını emperyalist güçlere satan rejimler arasında kalan müslümanların son yüzyıldaki bir kaç İslam devleti ikamesi çabası ise barbar Batılı güçlerin hışmına uğrayarak sindirildi.
İnanıyoruz ki müslümanlar olarak ilk önce düşünce planında beşeri sistemleri kafamızdan, gönlümüzden atmak zorundayız. "Hilafet sancağı İstanbul'da düştü, yeniden İstanbul'da dikilecek" şiarıyla Hilâfet-i İslâmiyye'yi yeniden ikame etmek için takatimizin yettiğince çalışmak mecburiyetindeyiz.
Daru'l Hilafeti'l Aliyye Medresesi adlı yayınımızın amacı İslam hilafetinin ikame edilmesinin gerekliliği fikrini insanımıza kazandırmaktır. Herşey fikirde başlar, pratikte nihayete erer. Hilafet niçin gerekli? Modern dünyada İslami bir yönetim nasıl inşa edilir? İslam devletinin ekonomiye, sosyal münasebetlere, devletlerarası ilişkilere bakışı nasıl olmalı... gibi bir çok soru etrafında konuları işleyeceğimiz gazetemize sizlerin de fikrî, ilmî katkılarınızı bekliyoruz.
Bir yayın organının önemi dünya tarihinde bir çok devrimde görülmüştür. Bizim mütevazi yayınlarımızla hedefimiz öncelikle hilafet fikrini olabildiğince yaymaktır. Muhtelif müslüman cemaatlere hilafetin ehemmiyetini anlatabilir, bu konuda fikir teatisinde bulunmalarını sağlayabilirsek hedefimize ulaşmış olacağız.
Kuran-i Kerim'in ilk emri 'oku' ve 'herşeyin başı ilim'dir diyerek, bu mevzuda öğrenip öğrenmeyi esas alan bizler, Medrese ve tebliğatı çalışmalarımızın esası olarak aldık.
FURKAN BİN ABDULLAH
DÂRU'L HİLÂFETİ'L ALİYYE MEDRESESİ
Bugün | 228 |
Toplam | 259794 |
En Çok | 1094 |
Ortalama | 296 |